top of page

Düğün

 

    Gamze' yle Ender’in düğününe gitmek üzere evden çıkarken Sinan’ı sıkı sıkı tembihledi Simay: “Bu düğüne iyi bakalım aşkım. Aynı onlarınki gibi olsun istiyorum düğünümüzün.” Arabaya binerken Simay dizleriyle ayakları arasına gelen yarım omuz kırık beyaz, bol pullu elbisesini uzun kuyruklu bir gelinlikmiş gibi topladı. Gamze’nin gelinliğini düşünürken radyoyu açtı. “Alla beni, pulla beni” diyordu Barış Ağabey. “Ayyy! Allah rahmet eylesin pek severim.” deyip nişanlısının yüzüne baka baka şarkıya eşlik etti. 

     Sinan’ın yüzünde sadece yola odaklanmış bir sürücünün ciddiyetinden fazlası vardı. Simay’ın neşesini çalmakla suçlanmadan, kendi de gerilip yolda kontrolü kaybetmeden itirazını belirtmenin uygun anını kolladı. Nişanlısının Gamze’yle sidik yarışı yetmiyormuş gibi kendini de bu yarışa dahil etmek istemesinden duyduğu rahatsızlığı dillendirecek, şişi de kebabı da salim kılacak cümleleri düşündü. Şarkı biteyazarken boğazını temizleyip söze girerken parmak kaldıran bir çocuğu anımsatıyordu.

“Hayatım,ben de düğünümüzün içimize sinmesini, eşsiz bir anı kalmasını çok istiyorum tabii ki. Ama bunun için referansımız neden Ender’le Gamze’nin düğünü olsun ki. Biz kendi hayalimizi kendimiz kurabiliriz. Daha altı ayımız var.” Bu cümleyi bitirdiğinde “Öfkenizi Etkin Şekilde İfade Etmenin Yolları” başlıklı uzman önerilerini başarıyla yerine getirmenin gururunu hissetti. Kendini içinden tebrik ederken oluşan gayri ihtiyari tebessümü Allah’tan Simay görmedi. Yoksa konu dağılır, neden Simay’ın önem verdiği bir konuda lakaytça güldüğünün hesabını vermek zorunda kalırdı. Daha da sakin bir tartışmaya olanak tanıdığı için elindeki ve dilindeki direksiyona sahip çıkarak doğru yolda olduğunu bilmek şimdilik güvende hissettirdi.

Simay dudaklarını büzüp Sinaaan! derken nişanlısının ismindeki sesli harfler ü olsaydı dudaklarını büzerken bu kadar yorulmazdı diye geçirdi içinden. “Sadece farklı salon istiyorum. Gelinliği prenses model midir, yoksa düz kesim dantelli mi? Bence dantelli ve upuzun kuyrukludur kesin. Belki Fransa’dan almışlardır. Çocuklar ayak altında dolaşmasın diye palyaçolu etkinlikler de var mıdır? Havuzlu düğünleri hep sevmişimdir. Ay ışığı havuza yansırken dans etmeleri sence de çok romantik değil mi aşkım? Sinan cevap vermek için dudaklarını tam aralamışken Simay:  ”Hayal balonu da uçururlar kesin. Ender bir dediğini iki etmemiştir Gamze’nin. Birlikte dans kursuna bile gittiler. Güzel olur Gamze’nin düğünü, güzel. Bu özenmek değil ki Sinan’cım. Aşk osun ben özenti miyim?” Derken dudaklarındaki büzülmeyi aşağı sarkıtmaya dönüştürme hızına Sinan da yetişemedi. “Ben de onu diyorum işte canım. Sen daha iyisini yaparsın.” Düğün salonuna yaklaşmışken bundan daha iyi bir cümleyle karşılık veremezdi. Konuşmayı başka bir zamana erteleyerek gri Honda arabasını mavi bir Mercedes’in yanına park etti.

    Altın sarısı ve gümüş rengi G ve E harfli dev balonların olduğu kırmızı halılı giriş koridorundan geçip havuzun çevresine dizilmiş masalara baktılar. Epeyce boş yer vardı. Sırf gözlem yapabilmek için sekizde olan düğüne yedi buçukta gelmişlerdi. Ne yakın akraba ne de yakın arkadaş grubuna dahil olmasalar da gelinle damadın masasına en yakın dört masadan damadın ailesi yazan masaya oturdular. Sinan sıkılmakla suçlanmamak için aldığı derin nefesleri verirken başka yönlere baktı. Simay her yeri büyüyen gözbebekleriyle izlerken dua etmeyi de ihmal etmedi: 'Allah’ım lütfen bana da aynı Gamze’ninki gibi düğün nasip et."

      Karınca gibi çalışan garsonlar, enstrumental müziklerle Simay’ın hayalleri tam uyumlu gidiyordu. Ender’in akrabaları önce tanımaya çalışarak sonra başlarıyla selam vererek oturdular masaya. Sinan: “Hayatım başka masaya mı geçsek?” dese de Simay yüzünü dönmeden sağ omzunu hafif yukarı kaldırarak itiraz etmek için dahi enerji harcamak istemedi. Nihayet sunucudan beklenen anons geldi. “Kıymetli konuklarımız Gamze ve Ender’in en özel gününe eşlik ettiğimiz bu geceye hepiniz hoş geldiniz. Güzel çiftimizi güçlü alkışlarınızla davet ediyoruz.” Fiesta şarkısı başlayınca konuklar şarkıya tempo tutarak karşıladılar el ele giriş yapan Gamze ve Ender’i. Kolları ve yakası fransız dantelli, tarlatansız, uzun kuyruklu gelinliğiyle Gamze yürümedi, süzüldü. Yerlerine geçmeden" Ben Seni Çok Sevdim" eşliğinde dansa başladılar. Ay da ışığını kapıp davetliler arasına katılınca Simay için her şey tastamamdı. Fotoğraf çekmek için ayağa kalktı. Elbette fotoğrafları Gamze’yle Ender’den hatıra kalsın diye çekmediğini sadece Sinan biliyordu. Dansa kalkan davetlilerden birinin ayağına basınca “ayy,pardon!” demek yerine “Dikkat etsenize ayağımın altında ne geziyorsunuz.” dedi ama kadın duymadı. Simay Sinan’a kaşlarıyla “hadi” dedikten sonra gelin ve damada yakın yerde yerlerini aldılar. Nişanlısının kulağına eğilip: ”Aferin Ender’e. Dans kursu yaramış valla.” dedi. Beş yaşlarında bir kız bir oğlan çocuk pistte koşarken çıkan cırrrttt sesini müzik bastırsa da Simay duydu. Gamze’nin haykırışını Simay’ınki takip etti. Sadece kuyruk gitse yine iyiydi ama bileklerinin üst kısmından yırtılmıştı gelinlik. Gamze şok oladursun gözleriyle palyaço arayan  Simay çoktan Sinan’ın omzuna yaslanıp ağlamaya başladı. “Ama ben dua etmiştim bunun gibi düğün diye. Benim de mi gelinliğim yırtılacak Sinaaan?” Dudaklarını büzmeyi ihmal etmedi Sinaan diye hıçkırırken. Simay’ın sakinleştirilmesi devam ederken ve herkes açık ağızlarla gelinliğe bakarken koşan kız çocuğun havuza düşmesi gelinliği gündemden düşürdü. Bir beyefendi olsa olsa bir metre derinliğindeki havuza girip çocuğu çıkardı. Çocuğun anne babası havuz kenarına koştu. Tedbiren ambulans çağrıldı.

    Gelinle damat geline atfedilen odaya geçtiler. Gamze gelin odasında Simay tuvalette gözyaşı yarıştırdılar. Sinan kadınlar tuvaletine giremediği için Simay ağlama nöbetine bir süre de lavaboların önünde devam etti. Sinan “ Hayatım üzme kendini. Gamze bile bu kadar üzülmemiştir.”

“Ne yani ben abartıyo muyum. Aşk olsun Sinan. Dua ettim anlıyor musun dua?” Sinan bu defa işe yarayacağından daha yüksek bir ümitle: “Canım dua ettinse geri dönülmez yol değil ya yenisini edersin. Allah’ım vaz geçtim, Sen esirge, şöyle istiyorum dersin.” Simay’ın aklına gelmeyen bu düşünce hakikaten işe yaradı. Kolunu eşine destek yapan Ender’le tazelense de bir hayli aktığı belli makyajı, yırtılan hizadan kesilmiş gelinliğiyle Gamze tekrar girdiler salona. Yüzlerinden düşen parçalarla birlikte masalarına oturdular. Enstrumental müziklerle birlikte yemek servisleri başlayınca ortam sıradan bir düğün salonuna döndü. Yanni’den “Into the Deep Blue” çalmaya başlayınca Sinan istemsizce eşlik etti başıyla ve ayak ritimleriyle. Simay o sırada yemek yarışması jürisi edasıyla çorbaya odaklandığı için fark etmedi. “Çorba güzel olmuş. Mercimek çorbası iyidir. Bizim menüde de bu olsun.”

      Yemekler yenince sunucu: “Efendim. Hepinize afiyet olsun. Hastaneye götürülen yavrumuzun durumu iyiymiş. İçiniz rahat olsun. Gelin hanım ve damat beyi yarım kalan dansları için tekrar piste davet ediyoruz. Evettt alkışlarınızla.” Simay’ın gözü danstan çok Gamze’nin gelinliğindeydi. Neyse ki dans kursu ziyan olmamıştı. Dansları bitince This is My Song eşliğinde kırmızı halıda yürüyerek hayallerini bir balonla uçurmak için işaret edilen alana yöneldiler. Birbirlerine sarılıp dileklerini evrene uçuracak olan Gamze ve Ender’in yüzünde gelinlik ve havuz vakasından eser yoktu. Etrafı beyaz ve pembe çiçeklerle bezenmiş sütunların yanında yerlerini aldılar. Sunucu. “Hazır mısınız? Alkışlar hiç kesilmesin. Biiir. İkiii. Üüüç.” Deyince garson çakmağı çaktı. Çakmağın alevi balonun içindeki muma değil de balonun kendisine denk gelince henüz bulunan sükûn yerini yeniden telaşa kaptırdı. İki balon birlikte tutuşmaları yetmez gibi halıyı da aralarına aldılar. Garson yangın tüpüne koştu. Masalardan “nazar var nazar” sesleri geliyordu.

       Olanları donma tepkisiyle izleyen Simay Sinan’a saati sordu. Nişanlısının gözlerinde yaşarma olmamasını şansına saydı Sinan. Saatine baksa ona çeyrek var derdi. Telefonuna bakıp 21.43 dedi. Sinan’ın elinden tuttuğu gibi “hadi gidiyoruz.” dedi Simay.

“Nereye?”

“Ebru’nun düğünü de bu akşamdı. Hadi oyalanmayalım aşkım.”

31 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Tahire

Yazamıyorum

bottom of page