top of page

Dönüş(üm)



Ana rahmine düşüşümün tahminen ikinci ayında evden ayrılan babam, kapıyı çekişinin on altıncı yılında eve geri gelecek…

Aklım erdi ereli hayatımda bir şeylerin eksikliğini hep hissettim. Ama tam olarak ne olduğunu bilmiyordum. Evin içindeki düzende, bayramda seyranda, yolda yabanda hep o eksikliğin aksaklığı ile yol aldım. Akşamları mahallede, işten dönen babalarını görünce oyunu olduğu gibi bırakıp çığlık çığlığa koşan çocukların arkasından bakakalırdım. Neyin eksik olduğunu ilk defa o zaman hissettim. Sonra daha çok soru sormaya, etrafımı daha dikkatle dinlemeye başladım. Biz anneannemlerin evinde kalıyorduk, önünde genişçe bir avlusu olan iki katlı ahşap evin alt katında yaşıyorduk. Akrabalarımız hiç eksik olmazdı evden. Uyuyor gibi yapar onları dinlerdim. Böylece babam hakkında çok şey öğrendim. Büyük teyzem olan Rukiye, hep babama kargış verirdi. Onun dediğine göre babam İstanbul’da dolmuşçuluk yapıyormuş. Dolmuşçulukta çok para varmış. Komşumuz Halime ablaya göre babam para tutamazmış zira hovardanın biriymiş. Anneannem “boyu devrilesice, kan kusasıca, sidiği kulağından gelesice”nin ötesine hiç geçmiyordu. Şirin yengemin dediğine göre, Şamil dayım onu Harem denilen bir yerde görmüşmüş, deynekçilik yapıyormuş. Ağzını burnunu kıracakmış ama mübarek Cuma günü elimi pisliğe sürmek istemedim diyesiymiş.

Selma halam hiç onlar gibi konuşmazdı. “Burada kalsa o kart anasının yüzünden hapse düşecekti oğlan.” dedi anneme kızarak. “Sen onunla gitmeyi kabul etsen bu çocuklar böyle yetim gibi ortada kalmazdı. Bu kavruk şehirde ne var da burayı bekledin ki? Dalyan gibi adamdı, ekmeğini taştan çıkartırdı. Sen inat ettin; anası olacak pasaklı da sürekli sıkboğaz etti. Ne yapsın adam? Ben olsam ben de kaçardım.”. Annem de “Ne yapacaktım, İstanbul’a gidip de dolmuşçunun karısı mı olacaktım? Bunlar hep bahane, onun gözü hep dışarıdaydı. Hadi beni boşladı, peki bu sabilerin günahı ne? İnsan çocuğunu hiç özlemez mi?” Selma halam, her bayram babamın bizim için harçlık gönderdiğini söylemese anneme inanacaktım.

Annem yine de çok kızgındı, “Bırakın şu berduşu, hiç arayıp sorduğu var mı bak, gidiş o gidiş. Hem siz onu benden çok mu sevdiniz?”.

“Sevmez olaydııım!” diye tekrar ağlamaya başlardı annem. Neredeyse her akraba toplantısı sonunda babamın gidişi meselesine gelir bir türlü tam olarak nerede olduğunu öğrenemezdim. Her biri farklı bir yerde olduğunu söylüyordu. En son Almanya diye bir yere gittiğini, orada Uma adında ecnebi bir kadınla evlendiğini Hatice yengem muhtarın karısından işitesiymiş. Zannımca bunların hepsi yalan konuşuyordu. Diğerinin ağzından laf almak için birbirlerine yem atıyorlardı. Benim babam dolmuşçu da olsa değnekçi de olsa bizi terk etmez diye düşünürdüm. Ben ortaokulu bitirdiğim yıl bana bisiklet alması için anama çokça para göndermiş. Yakında köye döneceğim, diye yazmışmış. Keşke gelmese de bizi yanına alsa, diye düşündüm. Çünkü burada annem dâhil kimsenin onu sevmediğini düşünüyordum. Bu sene lise ikiye geçtim. Takdir almıştım. Ama hiç umurumda değildi. Benim aklım fikrim babamdaydı. Dedemin serzenişlerinden, anneannemin beddualarından babamı korumak istiyordum. Babam nihayet gelecek ve bizi alıp buradan götürecekti. Ya da liseyi bitirince ben gidip onu bulacaktım. Neyse artık bunlara gerek kalmadı, babam artık köye dönecek. Eve gelince “Hoş geldin babacım.” mı demeliyim? Yoksa ilk sözü ona mı bırakmalıyım?

“Akşam eve gelirken ekmek al.” diye tembihlemişti annem. Yaz tatilinde Hayriye ablanın kuaför dükkânında çıraklık yapıyordum. Mis gibi ekşi maya kokan sıcacık ekmeklerle eve girdiğimde buz gibi bir hava hissettim. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Sandalyede uzun siyah saçlı, ağır makyajlı bir kadın oturuyordu. Karşısındaki divandaysa Bodrum testisi gibi dizilmiş bizimkiler. “Ne oldu? Bu kadın kim? Yoksa babam gelmeyecek miymiş?” dedim. Selma halam sandalyede oturan kadına bakarak, geldi işte bak, öp babanın elini.” deyince ne yapacağını bilemeden öylece kalakaldım. Bu sırada annem “Baban geldi ama baban olarak değil. Baban trans olmuş.” dedi. Ben yine hiçbir şey anlamamıştım. Meğer babam bir daha dönmemek üzere dönmüş.

Abdullah TEMİZKAN

17 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yazamıyorum

Düğün

Cep Mendili

bottom of page