top of page

Temizlik Görevlisi


Beni uzaktan görenin rüzgârda savrulan bir poşet zannedeceği, ucuz naylondan yapılmış gibi duran beyaz tulumumun cebinden küçük cüzdanı çıkardım, içinden bir şırınga çıkarıp oval sehpanın üzerine bıraktım. Karşımda yatmakta olan adam hafif ayılır gibiydi, ağzında bir lafı geveleyip duruyor ama ne dediği anlaşılmıyordu. Yeni tıraş olduğu belliydi, pahalı bir tıraş kolonyası kokusu yayılıyordu boynundan. Şık bir saç kesimi vardı, fit bir görünüme sahipti, elleri bakımlı, narin görünümlüydü. Hâli vakti yerinde biri olduğu belliydi. Karşısındaki berjere oturdum.

- Ben tuhaf bir şekilde 24 yaşımda kumara merak saldım biliyor musun? Doğrusu kafamın bu işlere bu kadar iyi bastığını da o zaman fark ettim. Kart sayabiliyordum, oynanan elleri aklımda tutabiliyordum, fotografik hafızam çok iyiydi. Kısa süre sonra salonun en iyi kazanan dolayısıyla da pek istenmeyen müşterilerinden oldum. Bir süre sonra kumarhanelere girişim yasaklandı, zaten bulunduğum yerde dört kumarhane vardı, hepsinden kovuldum. Kumar beni öyle ele geçirmişti, öyle ruhuma işlemişti ki hayatımın vazgeçilmezi olmuştu. Üstelik kazanmak da umurumda değildi, sadece oynamak istiyordum. Renkli çiplerin ışıltısını görmek, krupiyelerin sesini duymak, insanların heyecanını izlemek arzu nesnesi olmuştu benim için, kumarhanede bir çeşit beyin orgazmı yaşıyordum sanki. İşte bu yüzden o kapıdan girmek zorundaydım. En büyük olanın kapısına gittim bir gün, içeri alınana kadar da hiçbir yere gitmeyeceğimi söyledim. Yoksunluk belirtileri göstermeye başlamıştım artık, içeri girip o havayı ciğerlerime çekmem lazımdı bir an önce. Az miktarda oksijen, bol miktarda vücut sıvısı ve adrenalin kokusu.

Karşımda yatan adam elbette bunları neden anlattığımı anlamıyor, büyüyen göz bebekleriyle yüzümü süzüyordu. Hareket edemiyordu, sersemlemişti, vücudu uyuşuktu.

- İki saate yakın beklemem gerekse de gitmedim, sonunda içeri girmeyi başardım. Beni içeriye alan adamla birlikte koridordan çıkıp doğruca üst kata gittik, iğrenç bir zevkle döşenmiş siyah deri koltuklu odada kumarhanenin sahibiyle tanıştım.

Adam terlemeye başlamıştı, şu an içinde bulunduğu durumu düşünürsek hikâyemin de onu ilgilendirmediği belliydi. Ama hikâyem de başkasıyla paylaşabileceğim türden değildi.

Bir anlaşma yaptım kumarhanenin sahibiyle. Yeter ki içerde olabileyim. Onun için çalışabileceğimi söyledim, krupiye olabilirdim ya da başka ne gerekiyorsa. Matematiğimin iyi olduğunu, önceden muhasebeci şimdi de ameliyathane hemşiresi olduğumu söyledim. Temizlikten anlar mısın diye sordu bana, hiç haz etmesem de "Evet," dedim. Kast ettiği temizliği de sonradan anladım, kumarhanenin yerlerini değil olay yerlerini temizleyecektim.

Elime sehpanın üzerindeki küçük şırıngayı aldım, yatağın kenarına yaklaştım. Sesimde ya da elimde en ufak bir tereddüt olmadan, birkaç dakika içinde adamı felç edip öldürecek olan ilacı ayak parmağının tırnağı altından enjekte ettim. O son nefesini verirken ben de onun dünyada duyacağı son sözleri söyledim.

- Oysa ki ben temizliği hiç sevmem. O nedenle kirletmeyecek kadar akıllıyım.


Öznur ERTÜRK

10 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Bahar

Mesafe

bottom of page